8 Şubat 2008 Cuma

AMERİCAN GANGSTER

Divx denen olayın gözünü seveyim. İnternette dolaşan filmler her ne kadar sahiplerine emek hırsızlığı yapıyorlar dedirtse de yakın zamanda bunu önüne geçilebileceğini düşünmüyorum.

*** ***

Divx'in son nimetinden geçen gün faydalandım ve ülkemizde gösterime henüz giren American Gangster filmini daha Türkiye'ye gelmeden önce izleme fırsatım oldu.

Filmin yönetmeni, Gladiatör, Black Hawk Down (Kara Şahin Düştü) Kingdom Of Heaven (Cennetin Krallığı) filmlerinin yönetmeni Ridley Scott. Bir de kardeşi vardır Tony Scott. O da, Men On Fire (Gazap Ateşi), Enemy of The State (Düşman Hattı) ve Deja Vu filmlerinin yönetmenidir. Anlayacağınız bu iki kardeş, Hollywood'da başarılı işlere imza atan cevval insanlar.

American Gangster filminin çekileceğini duyduğum zaman bir hayli heyecanlanmıştım. Çünkü yönetmeni Ridley Scott ve oyuncuları Denzel Washington, Russel Crowe idi. Konusu da mafya olunca filmin tadından yenmez olacağı hissine kapılıp beklemeye başladım.

Film, Wietnam savaşının yaşandığı günlerde geçiyor. Denzel, Wietnam'daki kuzeni vasıtasıyla aşırı kaliteli ve ucuza mal ettiği uyuşturucuları Amerika'da pazara çıkarıyor. Bu mallar sayesinde piyasadan herkesi silen Denzel, Amerika'nın en büyük mafya babası haline geliyor. Ancak bunu bilen çalıştığı insanlar dışında hiç kimse. Herkes onu büyük bir iş adamı zannediyor. Ayrıca bir zamanların Amerika'sının (belki hala öyledir) pisliğe batmış halini izleme şansımız oluyor. Ridley Scott'un yüksek kaliteli prodüksiyonu bize bu duyguyu fazlasıyla hissettiriyor.

Russel Crowe ise, ailevi sorunlar yaşayan bir polis. Filmin ilk başlarında Denzel ile Russel arasında yaşanacak çatışmayı merak etmeye başlamıştım. Ancak bir türlü olmadı. İlk 45 dakika boyunca bu iki insan hiç karşı karşıya gelmediler. Birbirlerinden haberleri bile yok. Oysa, bir filmde kahraman ile düşman ara ara karşı karşıya gelmeli ve birbirlerine meydan okumalılar. Bu çatışmanın düzeyini arttırarak gerilim oluşmasına vesile olur.

Russel'ın aslında uyuşturucu baronunun Denzel olduğunu öğrenmesi filmin sonuna doğru oluyor. Oysa, ikinci perdenin başında bu bilgi gelseydi, bu ikili film boyunca çatışacak, biri kaçacak, diğeri kovalayacaktı. Onun yerine bize, hikayeye katkısı olmayan bir sürü şey izlettiler.

Filmdeki çatışma, yok denecek kadar zayıf kurulmuş. Oysa, daha heyecanlı yapılabilirmiş gibi geldi bana. Asllında şöyle bir şey de var: Filmin senaryosu gerçek hayattan alınma. Birinin hayat hikayesi şeklinde. Ama hayat hikayesi de olsa, neticede sinema yapıyorsunuz. Hikayenin üzerinde oynama hakkına sahipsiniz. Belgesel zihniyetiyle yapılan hayat hikayesi filmlerinden biri. Filmin süresinin 2 saat 37 dakika olmasına da bir anlam veremedim.

Çatışma unsuru genelde sahnelik kullanılıyor ve birbirlerine racon kesen adamların kavgalarını izlerken biraz geriliyoruz o kadar.

Filmde, çok fazla karakter var ve hepsini akılda tutmak bazen zorlaşabiliyor.

Denzel'e kötü rol bir hayli yakışıyor. Gerçekten hakkını vererek yapmış. Russel Crowe ise Gladiator ve Akıl Oyunları'ndaki performansından biraz mahrum kalmış gibi.

Neticede American Gangster filmi bekleneni vermeyen bir film. Ancak, racon görmek isteyen, çatır çatır şiddet işleyen karakterler izlemek isteyenler için ideal bir film. Hikayesine bakıp, büyülenmek isteyenler için ise hayal kırıklığı.

KOLAY GELSİN...