24 Mayıs 2009 Pazar

:(

Ben ömrümde böyle bir şey görmedim...

Az önce arkadaşıma projemden bahsettim ve o da bana TRT'de yayınlanan Aynadaki Düşman dizisini izlememi söyledi.

İzlemez olaydım...

Kafamda oluşturduğum projeden en az 6-7 sahneye şahit oldum...

Şu an çok kötü bir durumdayım...

Ne yapacağımı bilemiyorum...

Daha önce kimseye anlatmadığım fikirlerim dizi konusu olmuş, sahne olmuş yayınlanmaya bile başlamış. Üstelik üzerinden 5 bölüm geçmiş...

Biri bana yardım etsin...

KOMPLO - HİKAYE ANLATMA TARZI

Bunun da belirlenmesi şart....

Bir hikaye anlatıyorsanız, bunun bir tarzı olması gerekir. Bunun için bu sitede yer alan "Hikaye Anlatma Tarzı" ile ilgili yazıları okuyunuz...

KOMPLO'nun tarzı kesinlikle doğrusal olmayacak. Yani kronolojik olarak 1.bölümde başlayan olaylar zinciri X. bölümde son bulmayacak. Çünkü ne demiştik? Bu dizinin türü GİZEM...

GiZEM olan yerde, kronolik zincirin ne işi var?

Merak unsurunun zirvede tutulması için, değişik şeyler denemek gerekiyor.

Mesela?

1-) Dizi bol miktarda flashback içeriyor olacak. Çünkü ben kurulan bir komplonun açığa çıkmasını hedefliyorum. Yani, dizi başladığında komplo neredeyse yarılanmış olacak. İzleyiciler karakterle beraber komployu çözmek için çalışacaklar. (bkz. The Bourne İdenty) Bunun için de flashback kullanımı kaçınılmaz.

2-) Türk dizilerinden yalnızca Kurtlar Vadisi'nin 4. sezonunda gördüğüm flashforward kullanımına da yer vereceğim. Gizem unsuru yaratmak ve izleyicinin kafasını karıştırmak için et etkili yoldur. İzleyici olayın sonunu görmeli ki, başını merak etsin. Başını görüp sonunu meraktan daha etkilidir.

3-) Hikaye en başından sonuna kadar planlanacağı için, izleyiciye ilerisi için küçük yemler atacağım. İlk sezonda kısacık bir sahnede görülen küçücük bir şey, daha sonraki sezonlarda kilit nokta haline gelecek. O noktayı yakalayabilen izleyiciler ilerisi için tahminde bulanabilecekler.

4-) Eğer bir adam ölecekse, önce başına gelen olayları, sonra ölümü gösterilmeyecek. Önce adamı ölü olarak göreceğiz, sonra nasıl öldüğünü öğreneceğiz. Çünkü GİZEM anahtar kelimemiz...

İnsanlar ölü bir adamı gördüklerinde şaşıracaklar. Ve sorular belirecek? "Bu adam niye öldü? Kim öldürdü? Nasıl öldü?" Alın size gizem. Böylece izleyici motivasyonu üst düzeyde tutulmuş olacak. Bölümün başında gördükleri olayın nasıl gerçekleştiğini öğrenmek için bölümü sonuna kadar 4 gözle takip edebilecekler. Sonucunda da "haaaa, demek böyleymiş" diye bir rahatlama duygusunu hissedecekler. İşte benim istediğim şey de bu. Bu teknik, hem sahne bazında, hem de olay örgüsü bazında hikayeye yedirilecek.

5-) Hikaye MYSTERY kanuna göre parça parça açılacak. Bunu yapmamın sebebi insan zihninin "closer" (tamamlama) özelliği. Yani insan parçadan bütüne ulaşmak için güdülenmek mecburiyetindedir. Geldiğimiz nokta yine aynı : İzleyici motivasyonu...

Büyük resim, bir başından bir kıçından bir ortasından açılarak tamamlanacak. En başta da dediğim gibi klasik tarzda bir kronolojik zincir söz konusu değil. Açılan her parça diğer parçayla ilişkli olamayacak. X. parça Z. parçayla birleşebilecek.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar.... Devamı KOMPLO - HİKAYE ANLATMA TARZI /2 kodlu yazıda gelecektir.

Size bir sır vermek istiyorum. Bu tarzların hiçbiri, Türkiye'de denenmedi. Eğer bunların hepsini başarabilirsem çok farklı bir tat yakalayacağıma inanıyorum.

KOMPLO - YÖNTEM / TEKNİK

Yöntem ve teknik olmak zorunda...

1-) Önce Robert McKee'nin klasik hikaye cümlesine oturacak bir cümlenin bulunması

2-) Ardından bu cümleyi karşılayacak bir hikaye yazımı

3-) Hikaye yazımıyla eşgüdümlü karakter çalışmaları

4-) Yazılan hikayenin, hikaye anlatma tarzına göre şekillendirilmesi

5-) Hikayenin, sezonlara, 13'er bölümlük parçalara ve bölümlere dağıtımı

6-) İlk 13 bölümün, bölüm finallerinin belirlenmesi ve sinopsislerinin yazımı

7-) İlk 5 bölümün tretmanın çıkarılması

6-) İlk 3 bölümün senaryosunun yazımı

Çalışma takvimi ve programı aynen bu şekilde.

Ama işte burada Yaratıcılık dediğimiz spontane hadise devreye girmek zorunda...

Her bir aşamanın gerçekleşmesi için karma-karışık küçük notlar alınarak gerçekleşmesi

(Bunun için Hocam Gezgin'in sanarist.blogspot.com adresindeki "Senaryo Yazma Süreci - Örnek" yazısını okumanızı şiddddetle tavsiye ederim)

Yani, hikaye yazılırken aklıma gelen en ufak detayları bile notlar şeklinde buraya yazacağım ve bunlar birbirinden bağımsız olacaklar. Onu da düşündüm...

Hikaye notları için KOMLO - HİKAYE
Bölüm içi küçük olaylar için KOMPLO - AYRINTILAR
Karakter notları için KOMPLO - KARAKTER
Diyaloglar için KOMPLO - DİYALOG

başlıklı kodları kullanacağım. Bunlar çoğalabilir.

Ama işte demek istediğim bu başlıkların sırasıyla açılacak olmaması. Örneğin, hikaye üzerinde çalışırken aklıma gelen bir karakter olabilir. Ya da karakter çalışırken aklıma bir diyalog gelebilir. Hikayenin başıyla uğraşırken sonuyla ilgili bir fikir gelebilir.

İşte tüm bu karışık ve bağımsız notlar yaratıcı sürecin geleneklerine uygun bir düzlemde zihnimde yavaş yavaş birleşmeye başlayacak. Hepsi sıraya oturacak. O yüzden bu süreç çok dağınık bir süreç olacak. Siz sadece benim zihnimin döktüğü notları göreceksiniz ve yavaş yavaş bu notların zamanla bir hikayeye, diziye dönüşmesini.

Fakat size kötü haberim var.

Bu işin sonuçlanması takribi 12 ayı bulacak. Nedenini sormayın...

KOMPLO - TÜR

Komplo....

Projemle alakalı yazılar, KOMPLO kodu ile yayınlanacaktır.

Projemin ismi şimdilik komplo...

Hikaye açıldığında, taşlar yavaş yavaş gediklerini bulduğunda isim bulma çalışmalarına başlayacağım.

Ama önce ön hazırlık aşaması....

Ve ön hazırlığın ilk aşaması olan TÜR mevzusu...

Bir proje yapılacaksa önce bunun bir türü olması gerekir.

Ve benim aşık olduğum tür olan AKSİYON...

Çok klasik bulunabilir ama her şey bunu işlemeye bağlı...

Benim aksiyon anlayışım, ellerine makineli tüfekleri almış figüranların her bölüm kütük gibi yere yığılması değil. Malesef Türkiye bunu bilmiyor. Aksiyon=silahlı çatışma önermesine Holivud'daki stüdyo ışıkları bile güler. Gülme yetenekleri olmadığı halde.

Benim aksiyon anlayışım, hikayenin sürükleyici olması, sürekli bir koşuşturmanın, bir telaşın olması, karakterlerin zamanla yarışması, gerektiği yerde silahlı çatışma kullanılması (dozunda) araba kovalamacaları, hedefe ulaşmak için fıttıran karakterler, olay örgüsünün üst üste binmesi,s sürekli çıkan aksilikler, engeller, yalanlar dolanlar vs. vs.

Aksiyonun yanında diğer bir aşık olduğum unsur ise MYSTERY... Yani gizem...

Soru işaretleri ile dolu bir hikaye..."Ee, şimdi nolacak? Bu adam kim şimdi? O adam onu niye yaptı? Bu olayın sonu ne olacak? Bu adamın, diğer adamın yanında ne işi var? Bu adamın planı ne?" gibi sorular... Karakterlerin ne zaman ne yapacağının kestirilememesi, olay örgüsünün gizem yaratarak ilerlemesi, izleyiciyi merakte bırakacak bölüm finalleri, kimsenin tahmin edemeyeceği kararlar, olayın nereye gideceğinin, nasıl son bulacağının belli olmaması vs. vs.

Ancak ve ancak...

Bütün bunlar yapılırken gerçekçilik akımının tesiri büyük olacak. Tamam, neticede bu bir sinema unsurudur, insanları gerçek hayattan uzaklaştırması gereken bir sanattır ama en büyük aksiyon ve gizem kaynağı da hayatın kendisidir. En basitinden, bir silahlı çatışma aksiyon kaynağıdır. Ne var ki, bu çatışma sonrası karakterlerin polis tarafından kovalanması, zorda kalmaları, çıkışlarının olmaması çatışmadan daha büyük aksiyon içerir. İşte gerçekçilik dediğimiz şey budur. İstanbulun göbeğinde c-4'ler, MP5'ler bülbül gibi şakıyacak ama bir tane polis gelmeyecek! Neredeyse namümkün. Biz köyde torpil patlatınca jandarma damlıyordu 5 dk içinde be.

Şaka bi yana...

En nihayetinde, KOMPLO projesi, alışılagelmiş aksiyon klişelerini yıkan bir aksiyon ve izleyenleri çıldırtacak kadar gizem türünü kullanacaktır.

Haydi bismillah...

UYARILAR - ÖNLEMLER

Öncelikle şunu söyliyeyim:

Burada yayınlayacağım fikirler ile alakalı sadece yorum göndermenizi tavsiye ediyorum. Yani herhangi bir şekilde fikir tavsiyesine ya da fikir alışverişine sıcak bakmamaktayım.

Nedeni ise açık ve net...

Çünkü bu tarz tavsiyeler faydalıdır ancak şu aşamada yazarın şevkini kırabilir. Ben sadece kafamdaki hikayeyi kurcalamak istiyorum. Zihnimi ortaya döküp kendimi denemek niyetindeyim. Bu konuda yardımcı olabilirsiniz ancak.

Ama mantıksız görülen yerler ile alakalı elbette yorum yapabilirsiniz. Fakat bu yorumları dikkate alıp almamak maalesef benim elimde. Eğer düşündüğüm başka şeyler varsa dikkate alamam, yoksa her yorumunuz başım gözüm üstüne...

Bir de lütfen onur kırıcı, şevk biçici şeyler yazmayın. İki gram aklım var, o da elimden uşup gitmesin...

İlginize şimdiden teşekkürler...

(Bu arada bu yazıları kim okuyacak çok merak ediyorum. Sanki günde 50000 kere tıklanan bi blogmuş gibi yazdım ama... Neyse... Okuyan çıkar elbet :)

23 Mayıs 2009 Cumartesi

NE YAPMAK İSTİYORUM?

Şunu yapmak istiyorum :

Türk televizyonlarında yeni dönem başlatacak bir patlama...

Bu öyle bir patlama ki, bildiğiniz BİG BANG...

Hani evren patladı ve bu patlamanın sonucunda yıldızlar oluştu, etrafa saçıldı ya...

Hani Asmalı Konak'tan sonra, konak dizileri ; Kurtlar Vadisi'nden sonra mafya ve derin devlet dizileri patladı ya...

Aynen öyle...

Bu dizilerin üzerinden 6 sene geçti ve artık bu dizilerin çakmaları üzerindeki rağbet yavaş yavaş azalmaya başladı. O yüzden televiyonun yeni bir oksijen kümesine ihtiyacı var. Kanımca bu yeni oksijen kümesi bir 6 sene kadar yürürlükte kalacaktır.

İşte ben böyle bir şey hayal ediyorum...

Tarz yaratmak...

Gelenekçi anlayışın üzerine yenilikçi dozerinin kepçesiyle vurmak... Yerle bir etmek...

Ben inanıyorum...

O-la-cak...

***

Ben bir KOMPLO hikayesi anlatmak istiyorum. Bir ya da iki insanın üzerine kurulan çok büyük bir komlonun adım adım ortaya çıkması...

Neden komplo hikayesi?

Çünkü komplolar çok dikkatimi çekiyor.

En başta her türlüsü içinde sağlam senaryo unsurları barındırıyor. Olaylar karşısında pasif kalmış, ezilmiş bir karakter, komloyu kuran yüksek zekalı kötü adamlar, komployu ortaya çıkarmak için uğraşan, baş kaldıran karakterler...

Bu dediklerimin üzerine birer örnek koyun çok rahat bir dizi hikayesi oluşturabilirsiniz...

Ama en önemlisi...

MYSTERY...

Gizem...

Ben şunu istiyorum:

İnsanlar deli gibi meraklansınlar, soru sorsunlar, cevapları arasınlar, her hafta, her bölüm şok olsunlar, bir daha ki bölümü iple çeksinler, hikayenin ayrıntıcılığına ve büyüklüğüne şaşsınlar, küfür etsinler, tartışsınlar, gazetelerde haberler yayınlasınlar, uçsunlar, kaçsınlar...

Neden?

Bütün bu saydıklarım, izleyicinin izleme motivasyonunu arttıran sebepler. Bir hikayenin çekici yönleri...

Duyarsızlaşma olsun kesinlikle istemiyorum.

Yasaklar ve gizli olan şeyler her zaman daha büyüleyicidir. Ortada bir kutu varsa içinde ne olduğunu mutlaka merak ederiz. Ama kutu önümüze açık geldiğinde duyarsızlaşırız. Merak söner ve kutunun evrende yer kaplamasının hiç bir anlamı kalmaz.

İşte ben de herkesi bir odaya toplayacağım ve ortaya kocaman bir kutu koyacağım. Hem de hediye paketli. Önce kutunun içindekilerin ne kadar mükemmel şeyler olduğundan bahsedip duracağım. Merak artacak. Sonra kutunun muhtelif yerlerinden küçük delikler açacağım. Herkes, deliklerden bakmak için kutunun etrafına toplanacak ve içeriye bakmak için birbirini ezecek. Kutu açıldığında da büyük bir rahatlama ve tamamlanmışlık duygusuyla evli evine köylü köylü köyüne gidecek...

Ve sonra...

O odadan çıkan herkes kendine bir kutu bulup aynı taktiği denemeye başlayacak.

Benim yapmak istediğim şey işte bu...

BAŞLANGIÇ

Evet...

Uzun zaman oldu sevgili blog...

2009'un ilk yazısı...

Daha da kötüsü Mayıs ayının sonu...

Yazıcı adayı olan birinin 6 ay boyunca tek bir harf yaz(a)maması...

Ne acı verici bir şey...

Ama zaman kötü...

Şu an KPSS çalışıyorum.

İnanır mısınız, kitap bile okuyamıyorum. Okuduğum her satırda çalışmadığım konular, çözmediğim sorular ruhumu kanatıyor. Kitap elimden düşüveriyor. Ya da kitapla beraber uyuyakalıyorum. Türk Milli Eğitim Sistemi'nin entelektüel bünyeye attığı kazıklar bunlar... Ya da bu işin arkasında da Amerika olmasın sakın. Düşünsenize... Tam bir KOMPLO TEORİSİ...

Amerika, Türkiye'nin kitap okuyup kendini geliştirmemesi için sürekli sınav yapıyor.

Tam bir film konusu...

KOMPLO demişken...

2-3 aydır zihnimi kemiren bir KOMPLO hikayesi var.

Artık umut yelkenlerimi suya indirdim...

Sektörden hayır geleceği yok, bizim de sektöre girmemize olanak yok...

Hocam Gezgin'i çok ama çok kıskanıyorum. Müspet kıskançlık...

O yüzden ben de dizimi burada yazmaya karar verdim, alenen, çırılçıplak...

Her türlü riski göze alarak, Tarık Bin Ziyad havasında bütün transatlantikleri yakarak.

(Fikirleri çalmak isteyenlere kapım sonuna kadar açık. İçi elverenler fikirleri rahatlıkla çalabilirler. Ondan sonra da rahat rahat ortalıkta senarist edasıyla koşup oynamakta serbestler. Tıpkı Gezgin'in dediği gibi : "Demek ki ben çalınabilecek kalitede fikirler üretiyorum")

Herkes bir dizi nasıl yazılır görecek...

(Yukarıdaki cümle meydan okuma amaçlı bir art niyet gütmemektedir. Yanlış anlaşılmalara mahal vermeyelim. Sonra çemkirmeyin yüzüme)

Bahsettiğim komplo hikayesinin her adımını burada paylaşacağım. Ancak Gezgin gibi, bilgi vererek, pratiğin içine kuramsalı yedirerek değil. Sadece günlük hayatta kullandığım post it notlarını buraya geçireceğim.

Gezgin'in çalışmasıyla tek benzer yönü olacak: Yaratıcılığın nasıl bir düzende ve düzlemde işlediği... Bazen bir fikir üretip 2-3 hafta yatıcam. Kafamda olgunlaşmasını bekleyeceğim.

Yani burası artık bir senarist çalışma odası...

Ve sizi bu büyülü odaya davet ediyorum...

Anahtar kapının üstünde...