25 Ağustos 2009 Salı

FİLM iZLEME REHBERİ

Biz, genç ve hevesli sinemacı adayları için film izlemek olağan işlerden biridir. Ama bu olağanlık, ciddiyetsizlik ve düzensizlik manasını ihtiva etmemektedir. Film izlemek her yönüyle çok büyük ciddiyet gerektiren bir iştir. Aksi takdirde boşa geçen 2 saatin hesabını vermek zorunda kalabilirsiniz. Kime mi?

Tabi ki kendinize...

***

Bu yazıda film izlemenin adab-ı muaşereti, bir yol haritası olduğunu anlatmaya çalışacağım acizane, nacizane... Kem göze değil, istifade etmek isteyene... (kahve falı gibi oldu lan!)

***

Şimdi efendim... Malumunuz Türkiye'de orta kuşaktaki insanların hemen hemen hepsi az da olsa film izliyor. Yani Türkiye'de en yüksek gişe rakamlarına da baktığımızda 4,5 milyon gibi bir rakama ulaşıyoruz ki bu sadece sinemaya gidenlerin sayısı. Bir de bunun DVD, VCD, TV, KORSAN gibi çeşitli teknolojik mevyeler sayesinde izleyenleri de var. Onları da hesba kattığımızda Türkiye'de film izleyen mutlu azınlığın sayısına ulaşabiliyoruz.

Şimdi burada biraz bencillik yapmamız lazım...

Bizler sinemacı adayları olarak bu rakamların neresinde yer alıyoruz?

Bu sorunun cevabı normal şartlar altında "Hiç bir yerinde" olması gerekir.

Neden?

Devam edelim...

***

Bir insan neden film izler?

Çok basit... Güzel vakit geçirmek için...

Peki bir sinemacı insan neden film izler?

Güzel vakit + sinema tecrübesi...

Demek ki bizlerin sinemaya bakışı daha farklı olması gerekir... Peki bu farklılığı nasıl yakalayacağız?

Devam edelim...

***

1-) Film seçiminde dikatli olmak en önemli koşuldur. Herhangi bir Divx sitesine girip, yeniler kısmının ilk sırasındaki filmleri indirip izlemek sinemacıya yakışmak... Film seçimi 4 kategoriye ayrılır:

a-) Oyuncusuna Göre Seçim: Ciddi manada film izlemeye yeni başlayanların tercih edeceği yoldur. Zira bu insanların sinemacılar hakkında çok fazla malumatı olmadığı için, görünen yüzleri, yani oyuncuları takip ederler ki ilk başta olması gereken de budur. Mesela, Denzel Washington'un filmleri, Will Smith filmleri, Clive Owen filmleri gibi...

b-) Yönetmenine Göre Seçim: Ciddi manada film izlemek isteyen insanların ikinci kademesini teşekkül eder. Bu insanlar artık oyuncuya göre değil, yönetmeninine göre film takip eder olmuşlardır. Yönetmenin tarzı, çekim teknikleri, kullandığı sinema dili, görselliği gibi konuları merak ederek işe koyulurlar ve bunlar hakkında yorum yaparak yönetmen hakkında kendi çaplarında bir kanıya varmaya çalışırlar. Coppola Sineması, Scorsese Sineması, Antonioni Sineması gibi...

c-) Senaristine Göre Seçim: Bu kategori pek az rastlansa da "Yönetmene Göre Seçim" kısmının biraz üstündedir. Çünkü genelde yönetmenler kendi yazdıkları senaryoları filme çekerler. Ama bunun yanında William Monahan, David Koep, Terry Rossio, Charlie Kaufmann gibi salt senaristlik yapan abiler de mevcuttur. İşte bu evredeki insanlar da bu abilerin filmlerini takip ederler.

d-) Sinema Diline Göre Seçim: Bu kısımda yer alan insanlar, Kohlberg'in Ahlak Gelişim Kuramı'ndaki "Evrensel Ahlak" kısmında yer alan insanlar gibidirler. Yani aşmışdırlar ve sinema izleyiciliğinin son noktasını temsil ederler. Film tercihlerini "İtalyan Gerçekçiliği, Rus Devrim Sineması, Fransız Sineması, İran Sineması, Kuzey Doğu Avrupa Sineması" gibi kategorilere ayırarak izlerler ve yukarıda saydığımız üç maddeye de vakıftırlar. Zaten ilk 3'ü aşmadan 4'e ulaşmak na-mümkündür.

2-) Film izlemek zaman, emek ve yüksek miktarda Konsantrasyon ister. O yüzden sıkışık zamanlarda film izlemeye çalışmayın.

3-) İzlediğiniz filmleri tekrar tekrar izlemekten sıkılmayın. Bu bir zorunluluktur. Zira Martin Scorsese, "Ben bugün bir Taxi Driver çekebildiysem, bunu sevdiğim filmleri tekrar tekrar izlemeye borçluyum" der.

4-) İlk izlediğiniz de olmasa bile, (aslında olması gerekir) ikinci izleyişinizde yanınızda mutlaka kağıt kalem bulundurun. Siz bir sanatçısınız ve sizi cezbeden yerleri,noktaları, görüşlerinizi, özgürce yazma hakkına sahipsiniz. En nihayetinde VİVA LA LİBERTAD!!

5-) Yeni çıkanları da kaçırmamak ve ihmal etmemek şartıyla daha çok eski filmleri izlemeye çalışın. Çünkü arık gelişen teknolojiyle birlikte daha insani filmler az yapılır olmaya başladı. Bunda Holivud'un kapitalist zihniyetinin de çok büyük payı var. Ama en büyük suç izleyicide.

6-) İzlediğiniz filmleri bir liste halinde düzenleyin ve vizyon tarihine, yönetmenine, senaristine, oyuncusuna dikkat edin. Arada bir bu listeyi alıp okumak, incelemek zihninizi açacaktır. Böylece işe daha fazla vakıf olursunuz...

7-) http://www.imdb.com/ gibi bir nimeti kesinlikle göz ardı etmeyin. Buradan her türlü sinemacıyı takip etmek çok kolay... Eski filmleri, gelecek filmleri vs...

8-) En önemlisi ise sinemaya gitmek... Hocam GEZGİN'e göre, sinemada film izlemek çok kutsal bir iştir. Ciddiyet ister. Cebinde parası olan sinemacı adayı vakit buldukça, parası olmayan sinemacı adayı ise cebinde parası oldukça sinemaya gitmelidir.

9-) Sinemaya gitmekten de daha önemlisi... Yazmak... Evet yazmak.... İzlediğiniz her filmin sonunda bir cümle de olsa yazın... Örnek: "Bu ne lan? Böyle film mi olur?"

Diyebilirsiniz ki bunu yazmanın ne faydası var? Şöyle ki, siz bu kısa cümleyi yazmakla aslında çok şey ifade ettiniz. Bu kısa cümle sizin zihninizdeki uzun cümlelerin kolaya kaçılmış dışa vurumu. Ve aslında yazmaktan kasıt düşünmek, fikir yürütmekse her şey yolundadır. Bu kısa cümle size çok şey kazandırmıştır.

Tıpkı Gezgin hocamın dediği gibi...

"Less is more" (Az aslında daha çoktur)

SAYGILAR...

Hiç yorum yok: