16 Haziran 2007 Cumartesi

BEYNELMİLEL BİR ŞEY ! (mi acaba?)

Sinemada izlemeyi umduğum ama çeşitli sebeplerden dolayı izleyemediğim,ancak dün akşam DVD'sinden izlemiş olduğum filmdi Beynelmilel.

Filmi izledikten sonra yine çok saygıdeğer GEZGİN'in kulaklarını çınlattım. Meğer ne kadar doğru şeyler anlatmış bize 3 yıl boyunca. Daha filmin ilk dakikalarında filmin nasıl geçeceğinin pırıltıları gözünüzde canlanmaya başlıyor. Buradan bir kez daha teşekkür ediyorum kendilerine.
İyi ki varmışsın GEZGİN!... Filmi izledim ve sonuç her Türk filminde olduğu gibi hayal kırıklığıydı...

Neyse lafı fazla uzatmadan filmin kritiğine geçmek istiyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam film bir yerlerde festivallere katıldı ve ödül aldı. Ama ben neden ödül aldığını bir türlü çözemedim. Herhalde 12 Eylül olaylarıyla ilgili olduğu için. (Ödül için yeterli bir sebep mi?)

Filmin en büyük kusuru şüphesiz senaryo. Her şeyden evvel filmde çatışma yok, karakter yok,dış motivasyonlar yok, hele 3 perde hak getire.. Filmde olay bile yok be. Final sahnesinden başka insanı etkileyen bir sahne yok. İnsan izlerken filmin ne kadar gereksiz olduğunu düşünüyor bazen.

Filmin ilk yarım saatinde ben kahramanların ne için o filmde yer aldıklarını hala kestirebilmiş değildim. Kahramanların tepki vereceği bir olay yok ortada. Kim neyi ister, kim ne için çabalar bu soruların cevabını ararken karşıma o üniversite okuyan çocuk çıktı. Kente gelecek olan konsey üyelerini bir şekilde protesto etmek istiyor. Ancak bu motivasyonu 40. veya 50. dakikada alıyor. Benim bildiğim senaryo kuramcıları öyle demiyor ama. Filme başlarken ilk on dakika içerisinde karakterleri tanıtırsın ve film 25. dakikaya ulaşmadan kahramanın motivasyonu açıkça belli olur. Ancak biz filmin yarısına geldiğimizde hala olayı anlayabilmiş değildim. İşte ondan sonra kaşınmalar, sıkılmalar, etrafa bakmalar, moral bozukluğu aldı yürüdü.

Filmin fragmanını okuduğumda dikkatimi bir şey çekti. "Bir grup müzisyenin başından geçen traji komik olaylar." Şimdi burada filmin baş kahramanı kim oluyor? O bir grup müzisyen mi? Yoksa o sosyalist genç mi? Ben ayırdına varamadım. İşte çıbanın başı da burası. Kahramanın belli olmadığı filmde hikaye olur mu? E olmaz tabi.

Ayrıca çok gereksiz bir müzikalite var filmde. Sürekli şarkı çalmalar, payvon şarkıları, türküler...Tamam filmin konusuna göre olması gerekiyor ancak bunu tadında bırakmak en doğrusu olacaktı.

Gelelim çatışma konusuna...

(Çatışma kavramının ne olduğunu muhterem GEZGİN'in sitesindeki yazılardan en ince ayrıntısına kadar öğrenebilirsiniz.)

Filmi film yapan çatışmadır. Gerek karakterler arası, gerek değerler arası hiç fark etmez. İnsanı etkilemek istiyorsanız çatışmayı bilmek zorundasınız. Filmin zevki çatışmadadır zaten. İzleyenler ister istemez karakterin birileriyle takışmasını ve her zaman için galip gelmesini ister. Bu aynı zamanda 3 perde denen olayla da paralellik gösterir. Ancak Beynelmilel'de bu çatışmadan eser yok. Kahramanın çatışacağı, karşı koyacağı ve yenilmesi istenen bir düşman koyulmamış filme. Seyir zevkini azaltan en önemli unsurlardan biridir bu çatışma hadisesi. Maalesef, ne acı ki Türk filmlerinin çoğunda çatışma unsurunu göremiyoruz. Senaryo kuramcılarının bas bağırdığı bu kavramdan hala haberi olmayan senaristler var mı acaba diye düşünmeden edemiyor insan.

Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.

Türk yapımcıları Türk senaristlere böyle film yazdırırsa ve böyle bir senaryoyu Türk yönetmen böyle çekerse ve Türk sinema otoriteleri böyle filmlere ödül vermeye devam ederse kimse kusura bakmasın Türk sineması bir katre kadar ilerleyemeyecek, bir kafesin içine tıkılıp kalacaktır.

Ne acı değil mi?

Buradan kesinlikle Türk düşmanı olduğum filan düşünülmesin. Kendi köklerime, kendi milletime, mensup olmaktan gurur duyduğum bir millete dil uzaktmaktan haya ederim. Benim eleştirim sadece "Türk Sineması"na...

İşte burada bizlere düşen görev bu filmlerden ders çıkarıp daha iyisini yapabilmek için uğraş vermek. Hakkımızda hayırlısı....

Kolay gelsin...

Hiç yorum yok: