2 Temmuz 2007 Pazartesi

ACI HAYAT TATLI BİTEMEZ !

(Aşağıda yazdığım Türk dizilerinin hep aşk üzerine olması hususundaydı. Ancak bazı arkadaşlar tarafından eleştirildim ve AŞK düşmanı biri olduğum söylendi. Demek ki yanlış anlatmışım anlatacaklarımı. Bu yazıyla inşallah doğru anlaşılırım.)


Geçenlerde yapımcılığını Osman Sınav'ın yaptığı Acı Hayat dizisi enteresan bir finalle son noktayı koydu. Peki bu nokta nasıl bir nokta? Çok kötü bir nokta... Osman Sınav'a yakışmayan bir nokta. Eğer diziyi başkası yapsaydı belki diyeceğim bir şey olmazdı ama Osman Sınav gerçekten yavaş yavaş şaşırmaya başladı ya da ihtiyarladı.

Acı Hayat her şeyden önce Osman Sınav'ın projesiydi. Yıllardan beri yayın haklarını satın almak için uğraştı. Sonunda aldı ve Acı Hayat klasik Türk Sinema'sının modern haliyle ilk bölümü yayınlandı. Kuşkusuz oyuncu kadrosu dizinin reytinglerine büyük katkı yaptı. Kenan İmirzalıoğlu gibi birinin oynadığı ve Osman Sınav gibi bir yapımcının olduğu dizi elbetteki merak uyandıracaktı. Açıkçası ilk başlarda gerçekten de güzeldi. Ancak 12. ve 13. bölümden sonra (Osman Sınav'ın PARS filminin çalışmalarına başladığı ana denk gelir.) bozulmalar başladı.

Osman Sınav'da bir enteresanlık var. Yaptığı her diziye mutlaka MAFYA unsurunu koymak zorunda hissediyor kendini. Bence yanlış bir hareket. Madem kavuşamayan aşıkları anlatacaksın o zaman entrikası yüksek bir dizi olması gerekiyor. Ama aksine Kurtlar Vadisi gibi şiddet sahnelerinin bol olduğu bir aşk dizisi çıktı ortaya. Aşk dizisinde şiddetin ne işi var yahu. Silah olabilir, felsefesi iyi olan kötü adamlar, acımasız kişiler olabilir ama Mehmet KOSOVALI'nın uyuşturucuya savaş açması, mafyanın kökünün kazımaya çalışması gibi foul hareketlerde bulunması hoş olmadı. (Ne yapsın reyting için başka yol mu var?)

Lafı fazla uzatmadan final bölümüne gelelim.

Saygıdeğer GEZGİN'in "Bir İstanbul Masalı Neden Mutsuz Bitmeli?" diye bir yazısı var. Okunmaya değer. Aşağı yukarı bende aynı şeyleri söyliyeceğim.

Dizinin ismi ACI HAYAT. Hikaye kavuşamayan aşıkların hikayesi ve hikaye doğru neticelendi. İnsan doğası gereği kavuşamayan aşıklardan oldukça etkilenir. Aslı - Kerem, Ferhat - Şirin gibi efsanelerin ün yapma nedeni de bununla ilişkilidir. Ancak etkilendiğim söylenemez. Çok büyük bir dramatik fırsat kaçmış oldu. Türkiye'yi gözyaşına boğmak, dizinin günlerce konuşulmasını sağlamak varken Filiz'le Mehmet'i el ele tutuşturup bitirmek kötü bir tercih.

AŞK gibi müstesna bir hususun işlenmesi böyle olmamalıydı. İnsanlara gerçek AŞK'ın nasıl olduğunu anltamak gerekirdi. ACI HAYAT bunu yapamadı ama yapan bir dizi var. SHOW TV'nin yanlış yayın politikası ve reklam özürlülüğü nedeniyle 7.bölümüyle yayından kaldırılan AYRILIK dizisidir. Bence Türkiye'nin en iyi dizisi olmaya adaydı. Merak eden arkadaşlar internetten izleyebilirler. İnsan izleyince birilerine aşık olası geliyor. Aşk ve hasret daha önce böyle işlenmemiştir her halde. (AYRILIK, Kurtlar Vadisi ekibinin yazdığı ve yaptığı bir dizidir.)

Nermin'in öldüğü an da pek etkilemedi insanları. Yine kaçan büyük bir dramatik bir fırsat var ortada. Bence insanları etkileyecek en iyi yöntem Nermin ve Mehmet'i o dağlık arazide öldürmekti. İnanın üzerinde biraz çalışılsa bu o kadar zor değildi. (Kurtlar Vadisi'nde Elif öldüğünde boğazıma bir şey düğümlendi kaldı. Çok etkilendim. Böyle bir AŞK olamaz dedim.Dedirten dedirtiyor arkadaş!)

Senaristler saçmalama özgürlüğünü en iyi kullanması gereken kişilerdir. En orjinal fikirler saçma fikirlerin yontulmasıyla oluşur. Acı Hayat'ı yazanların bunu düşünmemesi ya da düşünüp de yapamaması (ki daha kötü) dediğim gibi dramatik fırsat silsilesinin kaçtığı anlamına geliyor.

Yine dizi de ucu açık bırakılan noktalar kaldı. Ender neden ölmedi ki? İzleyiciler genel itibariyle kötü adamların cezasını bulmasını ister. Bu kahramanla özdeşleşmeyle paraleldir. Ama Ender'in yaptığı bütün pislikler yanına kar kaldı gitti.

Ayrıca, dizinin diyalogları gerçekten beni çileden çıkardı. Çok derin bir felsefe olan AŞK hususunu, anlaşılması güç, derin kulağa hoş gelen diyaloglarla beslenmeliydi. Fakat diyaloglar tamamen kurallı cümlelerle kurulmuş. Edebilikten uzak, modern cümleler vardı. İnsanı etkileyecek şekilde şiirsellik kullanımının kimseye bir zararı olmazdı. (aşırıya kaçmamak kaydıyla) Dizinin en başından beri "Sana gelmediğim gün öldüğüm gündür." sözü söylenip durdu.

Ne olursa olsun Acı Hayat pahalı ve iyi bir prodiksiyondu. Yönetmen Ceylan Ede iyi iş çıkarmış. Oyuncuların performansı da fena değildi. Oğuz Galeli (Ender) ve Anta Toros (Belkıs) hariç. Osman Sınav, Oğuz Galeli'nin performansını beğenmiş. ( İlk duyduğumda inanamadım)

Size bir iki tavsiyem var.

Mutsuz olaylar insanı etkiler şüphesiz. Bu sinema ortamında daha fazla etkisini gösteriyor. O yüzden dizi yazmak isteyenlerin daha ilk bölümü bile yazmadan dizinin final bölümünün nasıl olacağını tasarlamalılar. İz bırakan final dizinizin unutulmasını geciktirir. AŞK dizisi yazmak isteyenler için kaçırılmaması gerekn bir dramatik fırsattır bunlar.

Hiç yorum yok: